26 Kasım 2008 Çarşamba

Sen gelsen yeter...

Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden...
Dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter...

Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter...

Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter...

Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır, sende naz...
Gündüzünden vazgeçtim, düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter...

Duymasa da hiç kimse
Şâir gönlümün, sende karar kıldığını.
Ve içimin şerha şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter...

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Sen eğilsen yeter...

T.Taliboğlu

20 Kasım 2008 Perşembe

YAĞMUR...


Uzayan yollar,
Taşan umutlar,
Yaşayan acılar gördüm...

Hayalini övdüm,
Kucağında bulutlar,
Dudağında şafaklar gördüğüm resmini..

Yağmurlar hayal ettim,
Kıraç topraklara,
Gül kokan yapraklara,
Gelirsin diye beklediğim sokaklara...

Kıraç bir toprak şu yüreğim
Güllerim solmadan,
Ay doğmadan,
Karanlık sokakların içindeyim...

Bu gece hayallere sığmıyor,
Yağmur kokan ellerin..

8 Kasım 2008 Cumartesi

GERÇEK BİR HİKAYE


********** 

1900'lü yılların başında, Avrupa'nın güçlü devletlerinden olan Fransa, o

dönemin diğer devletlerine haber göndererek yeni bir savaş makinası

bulduklarını ve bu makina ile gösteri yapılacağını, diğer devletlerin bu

davete yetkili 2 askeri üye ile katılabileceklerini bildirirler.Gösteri günü

ortalık mahşer yeri gibi kalabalıktır.Osmanlıdan gösteriyi izlemeye gelen

sadrazam ...........paşa(ismini tam hatırlayamıyorum) ve yanında genç bir

subay vardır.Gösteri başlar, herkezin şaşkın bakışları altında hava yükselen

bir makina havada sortiler yapmakta belirlenmiş hedeflere ateş

etmektedir, evet, bu ilk savaş uçağıdır.Derken, uçak yere iner,pilot kendisi

ile havalanacak bir gönüllü ister,tabi herkes korku içinde kimse cesaret

edemez ve Osm.paşasının yanındaki genç subay bir Türk cesurluğuyla

hemen öne çıkar -ben gönüllüyüm der.pilot genç Türk subayını giydirir ve

uçağa götürür,tam bineceklerken Osm.paşası genç subayı kolundan tutar ve

--sen in ,der.Subay nedenini sorunca-- içimde kötü bir his var der.bunun

üzerine uçağa başkası biner uçak havalanır ve yere çakılır.

Evet o gün o Osmanlı paşası o genç subayın kolundan çekipte uçaktan

indirmeseydi, bugün ÇAĞDAŞ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCUSU MUSTAFA

KEMAL ATATÜRK OLMAYACAKTI
.Genç subay O idi.


 
Sunay AKIN' dan alıntıdır


***********


5 Kasım 2008 Çarşamba

BELİRSİZLİK...

Bir yol vardı karanlıkta,
Sadece karşı kaldırımdan kurulabiliyordu hayaller...
O zamanlar da durdurup sarılamazdım
Peşindeyken, çiçek kokulu hayallere..

Zaman ayırsa da yüreğim hep aynı yerde
Aynı şeyin peşindeydi..
Daha yakınım şimdi,
Anıların kol gezdiği tesadüflere..

Artık yakın gelen herşey,
Bir bulutun içinde,
Yağmuru beklerken gürültüsü uyutmuyor
Yangın gecelerde...

Bir oda içinde, bir çiçek kokusu yayılıyordu...
Çiçeğe dokunabilecekken birşey engel oldu,
Belki istenmeyen bir bakış,
Ya da eskiden kalma yakarış...

Başa düşen sessizlik,
Sessizce düşünülen sensizlik.

Ne sorulacak soru,
Ne de gerçeği yakalayacak akıl kaldı.
İşte hepsi tek kelimeyle, belirsizlik..

                                 Aynı Göğün Ezgisi

HOŞ GELDİN ZİYARETÇİ...

  

kayseri meydan sabah saatleri

kayseri meydan sabah saatleri